(شرعية الأدلة), İslam hukukunun ve şeriatın temel kaynaklarını ifade eder. İslam’da hükümlerin dayandığı bu deliller, Müslümanların dini, hukuki ve yapısal özelliklerinin doğru bir yol bulmasını sağlayan temel kaynaklardır. Bu deliller iki ana kategoriye ayrılmıştır: Aslı Deliller ve Fer’i (Tali) Deliller .
Aslı deliller, İslam hukukunun yarattığı dört ana kaynaktır:
Kur’an, İslam’ın en temel temeli ve Allah’ın (CC) vahyidir. İbadetler, ahlak, sosyal ilişkiler, ticaret, ceza hukuku gibi tüm bilgilerin temel hükümleri içerir. Kur’an’daki hükümler açık ve doğrudan olabileceği gibi, yoruma açık ayetler de bulunmaktadır.
Sünnet, Hz. Peygamber’in (SAV) sözleri (kavlî), fiilleri (fiilî) ve takrirleri (onayları) ile İslam hukukuna ilişkin delil teşkil eder. Sünnet, Kur’an’ı açıklayıcı, tamamlayıcı ve detaylandırıcı bir role sahiptir. Sünnet, hadisler aracılığıyla bize ulaşmıştır.
İcma, İslam alimlerinin bir meseleside oy birliği ile ulaştıkları ortak görüş anlamına gelir. İcma, Kur’an ve Sünnet’te açık bir hüküm varlığında veya farklı yorumlar arasında bir karara varıldığında kullanılır.
Kıyas, Kur’an ve Sünnet’te doğrudan bir hükmün mevcut olduğu, mevcut bir hükmün kopyalama ve ortak illet yoluyla başka bir tabloye gösterilebilir. Bu yöntem, İslam hukukunda ortaya çıkan yeni problemlere çözüm bulmak için kullanılır.
Fer’i deliller, aslı delillerden türetilen veya bunlara dayalı olarak kullanılan yardımcı delillerdir. Bunlar arasında sayılan yer alır:
Bir meselede genel bir hüküm verilip verilmesine rağmen, daha adil veya faydalı bir sonuç elde etmek için o hükmün terk edilmesi farklı bir çözümün benimsenmesidir.
Toplumun yasadışı olan hükümlerinin tercih edilmesi esasına dayanır. Eğer bir hüküm, Kur’an ve Sünnet’e aykırılık olmamasıyla insanların ihtiyaçları karşılanıyorsa, maslahat ilkesine izin verilebilir.
Toplumda yaygın olarak kabul edilen örf ve adetler, İslam’a aykırı şartlarla hüküm kaynağı olarak kabul edilebilir.
Hz. Peygamber’in (SAV) vefatından sonra sahabenin dini meselelerindeki görüş ve uygulamalar da bir delil olarak kabul edilebilir.
Kötüye yol açabilecek olanları önünü kapatmayı esas alır. Yani zararlı olmayan yol açabilecek dolguların engellenmesi için hükümler geliştirilir.
Bir durumun varlığı veya yokluğu önceki duruma dayandırarak devam ettirmeme ilkesidir.
Edille-i şer’iyye, İslam toplumlarında olup, sosyal, hukuki ve ekonomik konularda rehberlik sağlar. Günümüzde İslam alimleri, ortaya çıkan yeni Meseleleri çözmek için bu delilleri inceliyor içtihat eder. Bu nedenle edille-i şer’iyye, sadece geleneksel bir konu değil, dinin her dönemindeki gelişmelerini koruyan bir esastır.